Öğretmenler Çocuğu Nasıl Yaratıcı Hale Getirebilir.
Öğretmenler Çocukların Yaratıcılığını Nasıl Oluşturuyor?
Bir öğretmenin ya da bir aile bireyinin, çizerek ya da başka sanatsal yollarla yaratıcı bir şekilde fikirlerini ifade etme konusundaki heveslerini kırdıkları anı hiç unutmazlar. Bu tür erken çocukluk dönemi deneyimleri, bir çocuğun eğitimi boyunca ve yetişkinliğine kadar özgüven gelişimini ve öğrenme potansiyelini değiştirebilir.
Eğer anaokulu eğitmenleri görsel sanat bilgisinden ve faydalı sanat uygulamaları oluşturma özgüveninden yoksunsa, çocukların görsel sembolleri kullanarak yaratıcı bir şekilde fikirlerini ifade etme potansiyelleri azalabilir.
Yaratıcı düşünme ve farklı yollarla anlam yaratma becerisi, 21. yüzyılda başarının anahtarıdır. Ve yaratıcı düşünmeye çok değer veren bir dünyada, çocukların yaratıcı gelişimlerinin henüz okula başlamadan önce bile baskılanabilecek olması endişe verici bir durumdur.
Yaratıcı Olma Hakkı
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’de (31. madde) her yaştan çocuğun kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını sahip olduğu belirtilmiştir.
Erken çocukluk dönemi yıllarının, gelecekteki bütün yaratıcı öğrenme ve yaratıcı gelişimin temellerinin atıldığı dönem olduğunu biliyoruz. İşte bu yüzden bazı çocukların yüksek kalitede görsel sanat eğitimi şansına sahip olamaması bizleri endişelendirmeli.
Amerikalı eğitimbilimci Elliot Eisner, eğitimcilerin zengin görsel sanat deneyimleri aktarma konusundaki bilgi, beceri ve özgüven eksikliğine “boş müfredat” adını veriyor.
Eğitimcilerin kişisel ve mesleki düşünceleri ve inançları, çocuklara neyi, nasıl öğrettiklerini doğrudan etkiliyor. Eğer bir eğitimcinin sanat korkusu, bir çocuğun bireysel öğrenme tarzını çok küçük bir yaşta baskılarsa, bu onların daha sonra tam potansiyellerine ulaşmalarını engelleyebilir.
Anaokullarında Ne Kadar Sanat Yapılıyor.
Peki ama anaokullarının duvarları çocukların resimleri ve çizimleriyle kaplı değil mi? Şüphesiz çoğu insan anaokullarının, diğer eğitim ortamlarından çok daha fazla, çocukların sanatsal öğrenimlerini ve potansiyellerini en iyi şekilde destekleyecek yaratıcı ortamlar ve deneyimler sağladığını düşünüyor. Ama maalesef bu durum her zaman geçerli değil.
Çünkü pek çok erken çocukluk dönemi eğitimcisi, kaliteli görsel sanat uygulamaları yapma konusunda kendine güven, bilgi ve beceri eksikliği yaşıyor. Küçük çocukların görsel sanattan faydalanmasını sağlayacak türde çalışmalar oluşturma konusunda zorlanıyorlar.
Oysa görsel sanat çalışmaları yapmak, çocukların gelişimine ve eğitimine çok yönlü katkılar sağlıyor. İçsel motivasyon, eğlence, pozitif tutumlar, bilişsel problem çözme, öz-disiplin, iletişim için gerekli becerilerin gelişimi ve yaratıcılığın ve hayal gücünün beslenmesi bunlardan sadece bazıları…
Yaratıcı Öğretmenler
Ancak problem şu ki, bu faydalar ancak öğretmenler tarafından etkili ve kaliteli uygulamalar yaptırıldığı zaman ortaya çıkabiliyor. Wollongong Üniversitesi’nde yaptığım araştırma bu problemi ele alıyor. Araştırmamın sonucunda bulduğum şey şu: Pek çok erken çocukluk dönemi eğitimcisi, kendi görsel sanat bilgisinden ve bunları çocuklara aktarma becerisinden şüphe duyuyor.
Her ne kadar eğitimciler sanatı erken çocukluk dönemi müfredatının en temel parçalarından biri olarak görse de, sanatın amaçlarıyla ilgili düşünceleri oldukça karışık. Bazıları sanat aktivitelerini çocukları oyalamanın bir yolu olarak görüyor. Bazıları sanatı, iletişim, problem çözme ve anlam yaratma için bir araç olarak görmek yerine bir çeşit ince motor gelişimi aktivitesi ya da terapi olarak görüyor.
Aynı zamanda çocuklara sanat adı altında sunulan çalışmalar, kaliteli sanat malzemelerinin yaratıcı ve sınırlandırılmamış bir şekilde kullanılması yerine genellikle yetişkin tarafından yönetilen el sanatları çalışmasından ya da boyama alıştırması kağıtlarından oluşuyor. Konu hakkındaki bilgi, sanatsal beceri ve özgüven eksikliği, eğitimcilerin sadece hazır ticari malzemeler (parıltılı süsler gibi) kullanmalarına sebep oluyor. Bu malzemelerin çocuklar için daha eğlenceli olduğuna inanıyorlar. Bazı eğitimciler ise sanatsal becerileri aktif bir şekilde çocuklara modelleyerek ve göstererek öğretmenleri gerektiğine inanıyor.
İngiliz eğitimci Ken Robinson, okulları çocukların yaratıcı potansiyellerini öldürmekle suçluyor. Ancak işin aslı şu: Eğer erken çocukluk dönemi eğitimcileri, görsel sanat malzemelerini ve yöntemlerini kullanarak çocukların hayal gücünü, anlamlandırma becerilerini ve yaratıcı anlatımlarını geliştirmeleri için gerekli olan sanatsal bilgi ve yaklaşım eğitimleri almazlarsa, bu süreç çok daha erken başlıyor. Eğer eğitimciler, çok önemli olan erken çocukluk döneminde onların sanatsal yaratıcılıklarını geliştirmezlerse, çocukların yaratıcı potansiyelleri belki de yaşam boyu baskılanabilir.